1 Mart 2011 Salı

Neden Bilimkurgu?

Bilim kurgu,bana göre insan zekasının en sıra dışı örneklerinden birisi. İster kitap ister film şeklinde olsun,hayal gücünün özgürlüğünü ilan ettiği yerdir bilim kurgu.

Olmaz denilen şeyleri oldurmak, yapılamazları yaptırmak büyük bir zevktir. İnsanı bundan daha tatmin edecek bir şey  düşünemiyorum. Uçmayı seviyorsunuz diyelim, hop! bir uçan kahraman. Gücü seviyorsanız eğer alın size her şeyi yapabilen birisi. Gezegenleri mi keşfetmek istedi canınız, cenneti mi görmek istediniz, geçmişe mi bayılıyorsunuz,su altında nefes mi almak istersiniz? İstekleriniz bir emirdir! Siz yeterki isteyin. İnsan neden mutlu olmasın ki böylesine bir yol varken. Bir de şimdi teknolojinin nimetleriyle o canım efektlerle daha neler neler yapılabilir.

Bazı kişiler efektlerden nedense hoşlanmaz ve tabi ki bilim kurgudan. Sebebi elbette gerçekçi olmamasıdır. Onlara göre elle tutulur hiçbir şey yoktur ortada. İmkansız şeylerle uğraşmak boş iştir. Daha gerçekçi, hayatı yansıtan olgularla uğraşmak varken neden saçma sapan hayallerle uğraşılmalıdır!Çok haksız da sayılmazlar. İnsanoğlu her zaman elle tutulur şeyler ister. Kararlı, sabit, sonuca ulaşan, çözüm getiren, fayda sağlayan tutarlı istekler. Peki bilim kurguda bunlar var mıdır? Vardır ama onu bulmak ve bulmayı istemek gerekir.Bu bir tarz meselesidir ve hayalperestlerin yoludur. Canavarlarla, uzaylılarla, hayaletlerle vs. savaşılırken aslında haksızlıklarla, zulümlerle, kötülükle savaşılır. Olayın uzayda, başka galaksilerde, okyanusların dibinde geçmesinin hiçbir önemi yoktur. Ana tema hep aynıdır.İyi ile kötünün,aşk ile nefretin, güçlü ile güçsüzün savaşıdır. Sadece görüntüler, şekiller, kıyafetler, mekanlar farklıdır o kadar. Evet, farklı olan şudur; savaşırken kendini daha fazla kahraman hissetmek, olamayacağın bir  forma bürünmek, göremeyeceğin şeyleri görebilmektir. Savaştığın şeylerin şekilleriyle, ebatlarıyla oynayarak onların aslında düşündüğümüzden daha zorlu veya kolay olduğunu gösterebilmektir. Tıpkı Yüzüklerin Efendisi'nde Frodo'nun kötülük karşısında aslında savaştığı şeyin kendi nefsi olduğunu bu yolla göstermek gibi. Bir nevi bünye meselesidir ve birazda sıradışılık gerektirir. Herkes aynı şeye bakar ama aynı şeyi görmez. Siz bir balığa bakarken hayalperest biri ondan bir canavar yaratır. Siz kuşları seyrederken, diğeri onlardan bir ordu görür. Küçücük bir ilham alır başını yürür, bambaşka bir dünyanın kapılarını açar. Gerçek olan boyu posu yerinde, siyah gözleri olan, kırmızı dudaklı, pembe yanaklı, uzun saçlı, beyaz dişleri olan bir kadındır. İlgiyi çekense selvi boylu, kömür karası gözlü, ipek saçlı, kiraz dudaklı, yay kaşlı, inci dişli bir peridir. Her ne kadar kiraz sevmeseniz de. Bu da benden bilim kurguyu sevmeyenlere yeni bir bakış açısı olsun!

1 yorum:

serpil dedi ki...

insanoğlunun acizliğini anladığı noktadır bu ütopik dünya.