24 Şubat 2013 Pazar

Bölüm 1: Yenilgi

Lina, yarı baygın bir şekilde iki militan tarafından; nemli, loş ve soğuk bir koridordan sürükleniyordu. Tavanda cızırtılı sesi ile her an sönecekmiş gibi duran ve üzeri kirle kaplanmış bir lamba ortama daha da gergin bir hava katmıştı. Lina, o kadar çok darbe almıştı ki nefes alışları zorlaşmıştı. Ağzından ise hala kan damlıyordu. Saçları, terden sırılsıklamdı; yine de dik tutamadığı başından sarkarak, bir süre de olsa yüzünde kimsenin görmesini istemediği bitmişliği saklıyordu.

Peşlerinden gelen ayak seslerini duyunca Lina'nın kaşları çatılıp, nefes alışları hızlanmaya başladı. Komutanı düşünerek,

'O da geliyor mu yoksa ? ' diye geçirdi içinden.

Henüz Komutan sıradan bir subay, kendisi ve Komutanın şu an peşinde olduğu Asilerin Lideri üniversitede öğrenciyken; birbirlerine düşman olacaklarını tahmin bile edemezlerdi. Savaşın patlak vermesiyle, düşmana karşı kurdukları gizli örgüt her geçen gün güçlenmiş fakat iki erkeğin fikir çatışması onları dönülmez bir yol ayrılığına sürüklemişti. Lina'nın, uzun yıllar ortada kaldığı bu çatışmada yönünü seçememesi; iki erkeği, birbirine daha fazla düşürmekten başka bir işe yaramamıştı. Ne yaptıysa orta yolu bulamamış, bir zamanlar kan kardeşi olan bu iki dostu barıştıramamıştı. Nihayet, niyetinin imkansız olduğunu anladığında ikisini de birbirinden koruyabilmek için daha zayıf konumda olan ve Komutana karşı isyan eden arkadaşına casusluk yapmıştı. Şimdiyse en istemediği şey olmaktaydı; birisi ölecekti.

Koridorun sonunda tek bir hücre vardı. Arkadan onları takip eden bir yaver, öne geçip kapıyı açtıktan sonra geri çekildi. Lina bir anda kendini hücrenin içine savrulmuş ve yere yüzükoyun kapaklanmış buldu. Dudaklarının arasından acı bir inleyiş boşaldı. Militanların Lideri, hücreye girerek kızın tepesinde dikildi ve omzundan ayağıyla iterek onu sırtüstü yatırdı. Liderin yüzünde sinir bozucu bir sırıtma vardı. Yavaşça çömelerek sağ eliyle kızın çenesinden sert bir şekilde tutup kendisine bakmasını sağladı. Lina çatılmış kaşlarıyla, çektiği acıyı saklamaya çalışıyordu. Lider, yüzündeki alaycı gülümsemeyle Lina'nın suratına doğru eğilirken Lina, bütün öfkesiyle onun yüzüne tükürdü. Bunu beklemeyen Liderin sinirinden burun delikleri genişleyip dişleri kenetlendi. Sol kaşı ise öfkelendiği zamanlardaki gibi yukarı kalkmıştı.

'Sana dersini büyük bir zevkle vereceğim' dedi kendinden emin bir sesle. 'Emin ol yüzünden bu gururlu ifadeyi silip atmam çok uzun sürmeyecek.'

Tam elini kızın çenesinden çekip yüzüne okkalı bir yumruk atacaktı ki arkadan onu durdurabilecek tek kişi emir verdi.

'Dur!'

Liderin eli havada asılı kaldı ve sinirinden titreyerek yavaşça indi. İtaatkar bir tavırla ayağa kalkan Lider, Komutanın tutsağı görebilmesi için yana çekildi.

Lina, duyduğu ses karşısında tüm sakinliğini kaybetti. Sinirleri yeniden alt üst olmuştu. Bütün vücudu istemsiz bir şekilde titremeye başladı. Kalkabilmek için olanca gücünü topladı fakat çatlamış kolu yüzünden durumu birden kötüleşti ve bağırmamak için dişlerini olabildiğince sıktı. Tam ayaklanmıştı ki Liderin sert tekmesiyle yeniden yüzükoyun yere düştü. Ağzından çıkmasını istemediği feryada bu sefer engel olamadı.

Lina'nın casusluk teşebbüsü Komutanı derinden yaralamış ve ona ağır bir darbe vurmuştu. Lina'nın amacı taraf seçmek olmasa da kalkıştığı iş, onu buna mecbur bırakmıştı. Lina'yı her ne olursa olsun kaybetmeyi göze alamayan Komutan, yaşadığı hayal kırıklığına rağmen yaşamasına izin verecekti. Fakat onun cezalandırılmasına karşı koymak; adamlarının ayaklanmasına ve itibarının zayıflamasına neden olacağından, bir müddet acı çekmesine göz yummak zorundaydı.

Lina'yı böylesine çıldırtan Komutan, çömelip bir dizini yere koyarak tutsağını kendisine doğru çevirdi. Göz göze geldiklerinde Lina'nın delirmişliği adeta gözlerinden fışkıracaktı. Kızın tek eli ani bir refleksle vurmak için uzanınca, Komutan onun elini tutup yere yapıştırdı ve diğer eliyle de çatlak olduğunu bildiği kola bastırdı. Lina bu beklemediği acı üzerine çığlık attı ama koluna olan baskı sürmeye devam etti. Kızın çığlıkları kulak tırmalıyordu artık. Dağılan saçları, yattığı soğuk zemin üzerinde başının sağa sola hareketleri doğrultusunda sürünürken, gözlerinden akan yaşlarla daha da ıslanıyordu.  Çektiği ızdıraba dayanamayan Lina, saniyeler süren bu işkencenin sonunda,

'Yeter! Yeter dur artık!' dedi ağlayarak. İşkence durdu. Fakat Lina'nın ağlaması durmuyordu.

İşkence yapan kişi elleriyle kızın gözyaşlarını sildi ve

'Bana karşı savaşmak için daha güçlü olmalısın' dedi.

Lina, biraz önce çekmiş olduğu acı yüzünden hala düzgün nefes alamıyor ve titriyordu.

Kızın karşısında duran kişi, yüzünde ne düşündüğü anlaşılmayan bir ifadeyle bir kaç dakika daha tutsağına baktı. Bu sakinliği bozmaktan korkan Militanların Lideri ,

'Komutanım' dedi tedirgin bir sesle.

'Söyle' dedi soğuk bir şekilde Komutan.

'Gitmeliyiz. Adamlar, saldırıya geçmek için tüm hazırlıkları tamamladılar. Artık kaçacakları bir yer kalmadı. Asilerin işi bu sefer bitti.'

Lina'nın bu son sözler karşısında göz bebekleri irileşti ve Komutana baktı. Komutanın dudaklarında bir tebessüm vardı. O kadar mağrur görünüyordu ki Lina her şeyin sona ereceğini anladı. Komutan yavaşça Lina'nın yüzüne eğilerek onu alnından öptü ve ayağa kalktı. Kız o an hissettiği öfke, ızdırap, nefret, çaresizlik karışımı duyguları karşısında kolunu önemsemeyerek kalkmaya çalıştı. Fakat o kalktığında hücresinde bulunanlar çıkmış ve kapısı kapanmıştı. Kapının demirli küçük penceresinden bağırmaya başladı.

'Seni asla affetmeyeceğim, anlıyor musun? Asla!' dedikten sonra daha fazla dayanamayıp bayıldı.

Dışarı çıkmak üzere olan Komutan, bu son tehdidi duydu. Derin bir nefes aldıktan sonra,

'Biliyorum' dedi ve dışarıya adımını attı.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

''bekleyin, biz de sizinle beraber bekleyenlerdeniz. ''
tasvirlerin çok iyi, ben tasvir konusunda iyi değilimdir.. bu yüzden hikayende ilk gözüme çarpan o oldu. konuşmalar biraz daha vurucu olsa bu hikaye alır yürür :) eline sağlık.