8 Mart 2016 Salı

RÜYA PERİSİ

Lila ve uçuk pembe renklerle bezenmiş, beyaz, sırtı tamamen açıkta bırakan bir elbise. Sahibi kaçarken, dalgalanan kuyruğu yerleri süpürüyor. Uçuşan ipeksi kıyafetin ucundan yakalamak üzereydim ki derinden gelen bir ses, gözümün önündeki baştan çıkarıcı güzelliği sis bulutuyla örtmeye başladı. Sisi kaldırmak istercesine gözlerimi kıstım ama nafileydi. Tek düze bir vuruşla çıkan gürültü, sinirlerimi gerip şiddetini artırdı. Hissettiğim heyecan, yerini can sıkıntısına bıraktı. Elbisenin savrulan tülünü yakalarsam gerisi de gelecekti biliyordum. Son bir gayretle uzandım. Tam o sırada sırtı dönük olan peri, başını bana doğru çevirdi. Gözlerindeki davetkâr bakışlar zihnimi allak bullak ederken, görüntü iyice silikleşti ve ses dayanılmaz boyuta ulaştı. Pencereden giren güneş ışığı gözüme vurunca, gözlerimden sadece birini açıp sağıma soluma baktım. Telefonun tuşunu seçemediğim için sesi susturmam uzadıkça daha da sinirlendim. Alarmı, tıraş olmak için biraz erkene kurmuştum. Mutsuz bir şekilde iki günlük sakalımı kaşıdım. Aklım da hislerim de rüyanın etkisindeydi. O sırada mutfaktan hafif yanmış tereyağı kokusu geldi; derken şangır şungur bir ses.
‘Sabah sabah yine mutfağı yıkacak, bir yumurta için’, diye söylendim.
İki dakika sonra yüzünde, henüz giyinmediği için telaşını gizlemeye çalışan gülümsemesiyle eşim geldi. Dalgalı kumral saçlarını toplayarak dudağıma sıradan bir öpücük kondurup,
‘Ben de seni uyandırmaya geliyordum. Hadi kalk, geç kalacaksın tembel’, diyerek uzaklaşıyordu ki kolundan tuttuğum gibi onu yatağa yatırdım. İşveli bir kıkırdamayla,
‘Şimdi tam sırası değil mi?’ dedi. ‘Zaten ne zaman uygunsuz bir an varsa bulursun. Hadi hadi yumurta soğuyacak’, diyerek kollarımdan kurtulmaya çalıştı.
Rüyanın etkisinden midir bilmiyorum, zapt edilemez bir enerjiyle doluydum. Hayal’in haklı olduğunu bilsem de onu bırakmak istemedim. Ayrıca onu kızdırmaya bayılıyor, ciyaklaması için de elimden geleni yapıyordum. Sıcak tenine dokunurken, rüyadaki peri kızının bakışları nefes alışlarımı hızlandırınca Hayal,
‘Bak şimdi çığlığı basacağım ama hadi diyorum daha tıraş olacaksın’, diye tüm gücüyle, en hassas yerim olduğunu bildiği yağ bağlamış göbeğimi gıdıklayıp beni iterek ellerimden kurtuldu.
Tatminsizliğin yarattığı yarı sinirle,
‘Aman durma kaç. Bir kaçmayı bilirsin zaten’, dedim ve yataktan kalktım.
Yüzümdeki munzur ifadeden anlamış olacak ki Hayal benim kalkmamla mutfağa doğru çığlık ata ata koştu. Saate baktığımda yediyi geçiyordu. Oyalanmak için zamanım kalmadığını görünce banyoya gitmekten başka çarem kalmadı. Sol elimle sertleşmiş sakalımı kaşıya kaşıya keyifsiz bir şekilde aynaya baktım. Peri kızının baştan çıkarışına karşı koyabilmenin tek yolu hiç hoşlanmadığım soğuk suyla yüzümü yıkamaktı. Ürpertinin etkisiyle anca kendime gelebildim ve eşimin hazırladığı kahvaltı için mutfağa giderken,

‘Kaçamayacaksın elimden. Geliyorum!’ diyerek onu sabahın köründe büyük bir zevkle ciyak ciyak bağırttım.

Hiç yorum yok: