Lila ve uçuk pembe renklerle bezenmiş, beyaz, sırtı tamamen
açıkta bırakan bir elbise. Sahibi kaçarken, dalgalanan kuyruğu yerleri
süpürüyor. Uçuşan ipeksi kıyafetin ucundan yakalamak üzereydim ki derinden
gelen bir ses, gözümün önündeki baştan çıkarıcı güzelliği sis bulutuyla örtmeye
başladı. Sisi kaldırmak istercesine gözlerimi kıstım ama nafileydi. Tek düze
bir vuruşla çıkan gürültü, sinirlerimi gerip şiddetini artırdı. Hissettiğim
heyecan, yerini can sıkıntısına bıraktı. Elbisenin savrulan tülünü yakalarsam
gerisi de gelecekti biliyordum. Son bir gayretle uzandım. Tam o sırada sırtı
dönük olan peri, başını bana doğru çevirdi. Gözlerindeki davetkâr bakışlar
zihnimi allak bullak ederken, görüntü iyice silikleşti ve ses dayanılmaz boyuta
ulaştı. Pencereden giren güneş ışığı gözüme vurunca, gözlerimden sadece birini
açıp sağıma soluma baktım. Telefonun tuşunu seçemediğim için sesi susturmam uzadıkça
daha da sinirlendim. Alarmı, tıraş olmak için biraz erkene kurmuştum. Mutsuz
bir şekilde iki günlük sakalımı kaşıdım. Aklım da hislerim de rüyanın
etkisindeydi. O sırada mutfaktan hafif yanmış tereyağı kokusu geldi; derken
şangır şungur bir ses.
‘Sabah sabah yine mutfağı yıkacak, bir yumurta için’, diye
söylendim.
İki dakika sonra yüzünde, henüz giyinmediği için telaşını
gizlemeye çalışan gülümsemesiyle eşim geldi. Dalgalı kumral saçlarını
toplayarak dudağıma sıradan bir öpücük kondurup,
‘Ben de seni uyandırmaya geliyordum. Hadi kalk, geç kalacaksın
tembel’, diyerek uzaklaşıyordu ki kolundan tuttuğum gibi onu yatağa yatırdım.
İşveli bir kıkırdamayla,
‘Şimdi tam sırası değil mi?’ dedi. ‘Zaten ne zaman uygunsuz
bir an varsa bulursun. Hadi hadi yumurta soğuyacak’, diyerek kollarımdan
kurtulmaya çalıştı.
Rüyanın etkisinden midir bilmiyorum, zapt edilemez bir
enerjiyle doluydum. Hayal’in haklı olduğunu bilsem de onu bırakmak istemedim.
Ayrıca onu kızdırmaya bayılıyor, ciyaklaması için de elimden geleni yapıyordum.
Sıcak tenine dokunurken, rüyadaki peri kızının bakışları nefes alışlarımı
hızlandırınca Hayal,
‘Bak şimdi çığlığı basacağım ama hadi diyorum daha tıraş
olacaksın’, diye tüm gücüyle, en hassas yerim olduğunu bildiği yağ bağlamış
göbeğimi gıdıklayıp beni iterek ellerimden kurtuldu.
Tatminsizliğin yarattığı yarı sinirle,
‘Aman durma kaç. Bir kaçmayı bilirsin zaten’, dedim ve
yataktan kalktım.
Yüzümdeki munzur ifadeden anlamış olacak ki Hayal benim
kalkmamla mutfağa doğru çığlık ata ata koştu. Saate baktığımda yediyi
geçiyordu. Oyalanmak için zamanım kalmadığını görünce banyoya gitmekten başka
çarem kalmadı. Sol elimle sertleşmiş sakalımı kaşıya kaşıya keyifsiz bir
şekilde aynaya baktım. Peri kızının baştan çıkarışına karşı koyabilmenin tek
yolu hiç hoşlanmadığım soğuk suyla yüzümü yıkamaktı. Ürpertinin etkisiyle anca
kendime gelebildim ve eşimin hazırladığı kahvaltı için mutfağa giderken,
‘Kaçamayacaksın elimden. Geliyorum!’ diyerek onu sabahın
köründe büyük bir zevkle ciyak ciyak bağırttım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder