Gecenin karanlığında, evinden kilometrelerce uzaktaydı Küçük
Kız. Elinden sıkı sıkı tuttuğu babasına, yürürken korkuyla sokuluyordu kimi
zaman. Uykusu gelmişti. Birkaç sefer arka arkaya esnedi. Ağzından çıkan buhar
dikkatini çekince, hohlayarak havada bir sis bulutu oluşturmaya çalıştı. Bir
dev kadar kocaman ve güçlü görünen babası gülümseyerek kendisine baktı. Kahramanının
sıcacık bakışlarıyla, gecenin ürpertisi siliniverdi ufaklığın üzerinden.
‘Babam varken canavarlardan korkmama gerek yok’, diye
düşündü. Karanlık ona bir şey yapamazdı. Yine de hafif bir tedirginlik,
etrafında kol geziyordu.
Başını kaldırıp göğe baktı. Ayın etrafında bulutlar vardı.
Fakat yine de ışığı bulutların kenarından taşıyor, hem güzel hem de ürkütücü
gözüküyordu. Arada bir esen rüzgârın uğultusu, kızın gerilmesine yardımcı
oluyordu. Tekrar bir titreme aldı Küçük Kızı ve babasına sokuldu. Tuttuğu ele
neredeyse kenetlendi.
‘Ne oldu?’ diye sordu babası.
Küçük Kız kocaman açtığı gözleriyle, karanlıktan korktuğunu
belli etmemeye çabaladı. Babasının onu küçük bir bebek olarak görmesini
istemiyordu. Yutkunup,
‘Bir şey yok’, derken gülmeye ve sakin görünmeye uğraştı.
‘Korkma! Yetiştik’, dedi babası o güç veren bakışlarıyla.
Küçük Kız başını ‘tamam’ anlamında salladı.
Birkaç adım atmışlardı ki yanından geçtikleri ara sokakta Küçük Kızın dikkatini bir şey çekti. Orada bir tren gördüğünü sandı ve üstelik
üzgün bir şekilde kendisine bakıyordu.
Ufaklığın aklına en sevdiği çizgi film ‘Çuf Çuf Tombik’
geldi. Daha o sabah izlediği bölümde Çuf Çuf Tombik, annesine kızıp evi terk
edeceğini söylemişti. Küçük Kız, onun kaybolacağını düşünüp üzülmüştü. Birden,
‘Eyvah! Çuf Çuf Tombik evden kaçmış’, diye düşündü.
Tam babasına onu gösterecekti ki, uzaktan gelen köpek
havlamasıyla irkildi. Annesiyle parka gittiklerinde, kendisiyle oynamak için
üstüne atılan köpekten korkup ağlamıştı. O andan sonra köpeklere yanaşmak istemedi.
Derken köpek sesleri çoğaldı ve daha da yaklaştı. Kızın minicik kalbi heyecanla
pıt pıt atıyordu. Dudağını hafiften ısıran Küçük Kız, babasına baktı. Kızının
korktuğunu anlayan adam, onu kucağına almaya hazırlanıyordu ki bacaklarına
dolanmasını beklediği ufaklık, iki kolunu birden açarak önüne siper oldu ve
‘Baba sakın korkma! Ben seni korurum’, dedi.
‘Hele bir gelsinler bakalım, ben onlara günlerini
gösteririm’.
Hiç beklemediği bu davranış karşısında gülse mi ağlasa mı
bilemeyen baba, yavrusunun kıvırcık saçlarını okşayıp yanına eğildi. Şapkasını düzelttikten
sonra, atkısını üşümüş burnuna kadar çekti. Onu bağrına basarak, bebeksi tenini
doya doya kokladı. Gözleri yaşarmıştı. ‘Keşke büyümeden, hep böyle kalsa’ diye
geçirdi içinden. Gülümseyerek,
‘Sen varken ben hiç korkar mıyım?’ dedi.
Küçük Kız, kıkırdayarak babasına sarıldı. Kahramanına artık
kocaman bir kız olduğunu ispatlamıştı. O an aklına saklandığını zannettiği tren
geldi. Babasına söyleyecekken, bir an düşündü. Onun gözünde yine bebek görünmek
istemedi. Büyükler çizgi filmlere inanmıyordu. Anlatmaktan geri vaz geçti.
Elleriyle şapkasını düzeltti. Kabanına şöyle bir bakındı. Güzel
göründüğüne kanaat getirince neşeyle babasının elinden tutup, onunla birlikte
yoluna devam etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder