9 Mart 2016 Çarşamba

KÜÇÜK KIZ, TREN VE KÖPEK

Gecenin karanlığında, evinden kilometrelerce uzaktaydı Küçük Kız. Elinden sıkı sıkı tuttuğu babasına, yürürken korkuyla sokuluyordu kimi zaman. Uykusu gelmişti. Birkaç sefer arka arkaya esnedi. Ağzından çıkan buhar dikkatini çekince, hohlayarak havada bir sis bulutu oluşturmaya çalıştı. Bir dev kadar kocaman ve güçlü görünen babası gülümseyerek kendisine baktı. Kahramanının sıcacık bakışlarıyla, gecenin ürpertisi siliniverdi ufaklığın üzerinden.

‘Babam varken canavarlardan korkmama gerek yok’, diye düşündü. Karanlık ona bir şey yapamazdı. Yine de hafif bir tedirginlik, etrafında kol geziyordu.

Başını kaldırıp göğe baktı. Ayın etrafında bulutlar vardı. Fakat yine de ışığı bulutların kenarından taşıyor, hem güzel hem de ürkütücü gözüküyordu. Arada bir esen rüzgârın uğultusu, kızın gerilmesine yardımcı oluyordu. Tekrar bir titreme aldı Küçük Kızı ve babasına sokuldu. Tuttuğu ele neredeyse kenetlendi.

‘Ne oldu?’ diye sordu babası.

Küçük Kız kocaman açtığı gözleriyle, karanlıktan korktuğunu belli etmemeye çabaladı. Babasının onu küçük bir bebek olarak görmesini istemiyordu. Yutkunup,

‘Bir şey yok’, derken gülmeye ve sakin görünmeye uğraştı.

‘Korkma! Yetiştik’, dedi babası o güç veren bakışlarıyla.

Küçük Kız başını ‘tamam’ anlamında salladı.

Birkaç adım atmışlardı ki yanından geçtikleri ara sokakta  Küçük Kızın  dikkatini bir şey çekti. Orada bir tren gördüğünü sandı ve üstelik üzgün bir şekilde kendisine bakıyordu.

Ufaklığın aklına en sevdiği çizgi film ‘Çuf Çuf Tombik’ geldi. Daha o sabah izlediği bölümde Çuf Çuf Tombik, annesine kızıp evi terk edeceğini söylemişti. Küçük Kız, onun kaybolacağını düşünüp üzülmüştü. Birden,

‘Eyvah! Çuf Çuf Tombik evden kaçmış’, diye düşündü.

Tam babasına onu gösterecekti ki, uzaktan gelen köpek havlamasıyla irkildi. Annesiyle parka gittiklerinde, kendisiyle oynamak için üstüne atılan köpekten korkup ağlamıştı. O andan sonra köpeklere yanaşmak istemedi. Derken köpek sesleri çoğaldı ve daha da yaklaştı. Kızın minicik kalbi heyecanla pıt pıt atıyordu. Dudağını hafiften ısıran Küçük Kız, babasına baktı. Kızının korktuğunu anlayan adam, onu kucağına almaya hazırlanıyordu ki bacaklarına dolanmasını beklediği ufaklık, iki kolunu birden açarak önüne siper oldu ve

‘Baba sakın korkma! Ben seni korurum’, dedi.

‘Hele bir gelsinler bakalım, ben onlara günlerini gösteririm’.

Hiç beklemediği bu davranış karşısında gülse mi ağlasa mı bilemeyen baba, yavrusunun kıvırcık saçlarını okşayıp yanına eğildi. Şapkasını düzelttikten sonra, atkısını üşümüş burnuna kadar çekti. Onu bağrına basarak, bebeksi tenini doya doya kokladı. Gözleri yaşarmıştı. ‘Keşke büyümeden, hep böyle kalsa’ diye geçirdi içinden. Gülümseyerek,

‘Sen varken ben hiç korkar mıyım?’ dedi.

Küçük Kız, kıkırdayarak babasına sarıldı. Kahramanına artık kocaman bir kız olduğunu ispatlamıştı. O an aklına saklandığını zannettiği tren geldi. Babasına söyleyecekken, bir an düşündü. Onun gözünde yine bebek görünmek istemedi. Büyükler çizgi filmlere inanmıyordu. Anlatmaktan geri vaz geçti.


Elleriyle şapkasını düzeltti. Kabanına şöyle bir bakındı. Güzel göründüğüne kanaat getirince neşeyle babasının elinden tutup, onunla birlikte yoluna devam etti.

Hiç yorum yok: