4 Ocak 2013 Cuma

Rüya

Hızlı bir şekilde alıp verdiği nefes bacaklarında derman bırakmıyordu. Göğüs kafesi, kalkıp inen bu darbe karşısında çatlayacaktı sanki. Alnından boncuk boncuk ter damlaları boşalırken tüm vücudu da çoktan sırılsıklam olmuştu. Vücudu acıdan haykırıyordu. Oysa ağzından tek bir ses bile çıkmamıştı. Gözlerinden taşan amansız korku dudaklarına mührü koymuştu. Karanlıktı. Yolunu zar zor seçebiliyordu. Fakat yine de koşmayı bırakmamıştı. Elleri, etrafını sarmış ağaç ve çalı dallarını savuşturmaktan çizik ve kan içerisindeydi. Soluklanması gerekiyordu, biliyordu ama duramazdı, bunu da biliyordu.

Ormanın derinliklerini yırtan baykuşun sesi kızı tüm zerresine kadar titretti. Ses onu toprağa çivilemeye çalışırken dahi direndi ve koşmaya devam etti. Gece dibe vurmuş bir kader kadar karaydı. Gözdeki nur bu çaresizliğe merhem olamazdı ve kız yüzükoyun yere kapaklandı. Önce bileğinden bir sızı feryat etti. Elleri yardımına koşmak için doğrulmaya çalışırken burnundan sessiz sedasız akan sıcak kanı hissetti. Yardım birden ona yöneldi. Kanı durdurmak için debelenen eller onu kendi haline bırakmak zorunda kaldı. Bilek şimdi sızlanıyordu küsmüşcesine. Titreyen yorgun eller kavradı onu ve okşadı yavaşça.

Kızın beklediği çığlık, sessizliğin bağrını acımasızca yırttı. Durmaması gerektiğini bildiği halde hapsolduğu bedene yenik düşmenin bedelini ödemek üzereydi kız. Göremediği çığlığın sahibi ona yetişmişti. Nefesi ensesindeydi. Sesle birlikte beynine hücum eden kan damarlarından yükselirken , onu bir kez daha kendine getirdi. İrileşen gözleri acıyı hissetmiyordu artık. Odaklandığı şeye geri döndü. Koşmak ve yakalanmamak. Ne bileği umurundaydı, ne burnu, ne de ellerine çarpan çalılar. Varlık yokluğa karışmıştı. Çığlık bir kez daha ama daha şiddetli duyuldu. Kız elleriyle kulaklarını kapattı çaresizce. O an ilk kez ay göründü bulutların ardından. Kız göreceklerinden ötürü daha çok korktu. Sesin nefesi geliyordu. Koşmak şimdi faydasızdı. Gözlerini sıkıca yumdu. Delirmenin eşiğine geldiğini fark etti.

'Gözlerini aç', diye emretti nefes. Kalbi nasıl olup da çatlamıyordu bu hıza. Kulaklarındaki uğultu bile onu sağır edecekken bu emre nasıl itaat edebiliyordu. Bağırmak istiyordu tüm gücüyle. İçindeki son gücü haykırmak istiyordu kız ama mühür kırılmıyordu. Kaçacak yer yoktu, bitmişti, yapacak bir şey kalmamıştı. Elleri hala kulaklarında, kısacık süren o anda, bir ömür geçti sandı. Gözlerini ölüme kapar gibi açarken karşısındaki ecelini göremeden kendi çığlığına uyanıp, ter içinde yatağında doğruldu.

Hiç yorum yok: